Kahvaltı - Birinci Evlilik Yıldönümümüz

Hadi bakalım en baştan :(

Özene özene uğraşarak güzel bir post hazırlamıştım ama azönce bir hatayla hepsini sildim ve şimdi hepsini baştan yazmak zorundayım. İlki kadar tatlı ve hevesli olur mu bilmem ama buyrun bakalım...

O kadar hızlı geçti ki bir yılımız, hatta şu aralar bir yıl iki ayı aşkın süredir evli bulunmaktayız, şaka gibi :) Birinci evlilik yıldönümümüzü unutulmaz bir şekilde kutladık. Gün boyu süren bu kutlamaları anlatmaya kahvaltı ile başlamak istiyorum.

Kahvaltımız için Viyana'ya yaklaşık 2.5 saat uzaklıkta bulunan Bad Ischl'daydık. Bad Ischl sık sık gittiğim ve çok sevdiğim bir yer. Avusturya'ya yolunuz düşerse mutlaka Viyana'yı göreceksinizdir, onun dışında önerebileceğim en güzel üç yer Salzburg, Graz ve Bad Ischl olur. Avusturya küçük bir ülke olduğu için aralarındaki en uzak mesafe araba ile 3 saatinizi alacaktır, hatta tren kullanırsanız bu süre daha da kısa olacaktır. Graz'ı buralarda 1,2,3 anlatmıştım, Salzburg ve Bad Ischl için de sanırım post hazırlamalıyım. :)

nehir kıyısındaki Zauner.

Bu kadar özet bilgiden sonra geçelim kutlamaya. Kahvaltımızı Bad Ischl'ın efsane kafesi Zauner'da yaptık. Zauner, daha önce burada bahsettiğim, içeri girerken kapıdan değil de zaman tünelinden geçtiğiniz kafelerden biri. Bir tanesi alış veriş sokağı olarak bilinen Pfarrgasse'de diğeri ise Traun nehri kıyısında olmak üzere Bad Ischl'da iki tane Zauner bulunuyor. Alışveriş sokağındaki 1832'de, Traun Nehri kenarındaki ise 1840'da Johann Zauner tarafından açılmış. Ben muhteşem manzarası nedeniyle nehir kenarındakini daha çok seviyorum.

Pfarrgasse'deki Zauner.

Burada Neler Yenir?
Avusturya'nın ünlü tatlısı Apfelstrudel'i burada da bulabilirsiniz ama buraya kadar gelmişken Zauner'a özel tatları denemenizi öneririm.

Zaunerkipferl çayla en güzel giden tatlı sanırım budur. Hafif bir tatlı olmasıda ayrıca bir güzellik. foto

Kaiser Torte (imparator pastası) Kaiser Torte'yi aslında Avusturya'nın farklı yerlerinde de bulabilirsiniz ama Zauner'dakinin tadının bir başka olduğunu not düşmeden geçemem. foto

Zaunerstollen hayatımın tatlısı! Yedikten sonra ağzımda çocukken yediğim çikolatalı gofretin tadı kalıyor ve beni çocukkenki kadar mutlu ediyor :) Hava eğer çok sıcak değilse sevdiklerinize çikolata-magnet götürmek yerine dünyanın başka hiçbiryerinde üretilmeyen Zaunerstollen'u götürmenizi öneririm! Ama hava sıcaksa çikolatayla kaplı olduğu için erime riski taşıyor.

Şuan evimizde koca bir kutu Zaunerstollen var, keşke blog üzerinden ikram etmenin bir yolu olsa da tatmanızı sağlayabilsem...

Evet kutusu mücevher kutusunu andırıyor, çok havalı kendisi!

Onu yemek öyle kolay değil, kapağını açtığınızda kendisini sadece seyredebiliyorsunuz.

Ona ulaşabilmek için çekmece açar gibi kutunun içinden kendisini çıkarmanız gerekiyor.

Zauner ve Zaunerstollen ile ilgili bilgilerin bulunduğu broşürü de aranızdan çıkardığınızda artık onunla başbaşasınız ;)

Yihuuu! Ben tüm günü böyle detaylandırarak anlatırsam bu yazı dizisi bir ömür sürer!!! Merak etmeyin, günün geri kalanında öyle güzel fotoğraflar çektim ki, fotoğraflar konuşacak, ben susacağım. Birazcık konuşurum ama yine de :)

Tekrar dönelim kahvaltıya, böyle tarihi bir dokuya uygun olabilmek için biz de geleneksel kıyafetler giymiştik. (Dirndl, Tracht) Ve proseccolarımızın çin çin sesi ile başladı kutlamaların ilki. 

Masamız çok bereketli ama manzara o kadar güzel ki gözlerimi alamıyorum. Aklım kahvaltıdan çok manzarada! (Servis asansörünün en üstünde az önce bahsettiğim Zaunerkipferl'ı görebilirsiniz.)

Böyle güzel manzarası olan bu evlerde insanların yaşıyor olduğunu düşünmek masal gibi geliyor.

İki manzara bir kahvaltı derken tabaklarımızı başarıyla sildik süpürdük :)

Sevgilimin parmağına uğurböceğimsi kondu, dilek dileyip uçmasını bekledik. :)

Ardından kahvaltının ağırlığı ile kalmak hernekadar zor da olsa ayaklanmayı başardık çünkü günün geri kalanında dopdolu bir program bizi bekliyordu. Önce gideceğimiz yerde bu kostümlerle rahat hareket edemeyeceğimzi düşünerek üzerimizi değiştirdik sonra da düştük yollara. Yaklaşık yarım saat uzağımızda bulunan St. Wolfgang'a gelince arabayı park ettik ve böyle manzarası olan bir yerden yürüyerek gideceğimiz yere ulaştık.

Hemen biletlerimizi aldık ama daha zaman var, oyalanıyoruz. Birbirimizin fotoğrafını çekerken bir bayan "Geçin ben de ikinizin fotoğrafını çekeyim" deyince çok mutlu olduk. :)

Ve tren göründü, sizce bu tren nereye gider?

Biz tren kapısının açılmasını heyecanla beklerken siz de gideceğimiz yerdeki müthiş manzaranın ve süprizlerin olduğu bir sonraki postu heyecanla bekleyin, anlaştık mı? :)

Sevgiler,

Gökçe.

Günün devamı postu yayında, burada ;)

                                                                

                                                                   Facebook sayfamıza da beklerim, orası çoook renkli , TIK :)

Bu post da ilgini çekebilir ;)