Kupalarımın Hikayesi

Özellikle kış aylarında zirve yapan kupa hayranlığımdan bu yazım da bahsetmiştim. Yine aynı yazıdaki kupalarımı fotoğraflama sözümü yerine getirdiğim için şuan pek bir hafifledim.

İşte çay ve sıcak çikolatamı yudumladığım en sevdiğim fincan ve kupalarım! Kahveyi unuttum mu? Hayır unutmadım, arap olmamak için kahve içmiyorum ben! :) Evet artık kocaman olsam da, kimse anlam veremese de kahve sevmeyen nadir insanlardan biriyim. Bitki çayları, siyah çay ve sıcak çikolataya ise her zaman midem açıktır :)

Beyaz ve ince porseleni daha çok seviyorum. O yüzden artık sadece 2 tanesi kalsa da bu çiçekli fincan takımımdan hala vazgeçemiyorum.

Bu fincan kocanın ailesinin bize hediyesi. Onlara da ailesi hediye etmiş. Büyük büyüklerden kalma yani. Nasılsa hiç kırılmadan altısı da bana kadar ulaşmış. Bir mucize olur da ben de kırmadan aktarabilirsem heralde daha da kırılmazlar. :) Bu manevi özelliğinin yanısıra altın şeritlerinin bozulmasından korkmamız nedeniyle bulaşık makinasında yıkayamadığımız için biraz zahmetli bir fincan takımı. (aslında yemek takımı olarak aktarıldı bana ve koca yemek takımında kırılan tek parça bir tatlı tabağı olmuş, büyüklerimize bir alkış istiyorum!) Kendilerini sadece çok özel günlerde kullanıyoruz.

Bu kaşıkları tabiki aktif olarak kullanmıyorum ama bu takıma çok yakıştırıyorum.

Sanat eseri gibi değiller mi? Yada gibisi fazla?

Bu şık fincandan da iki tane var, bir arkadaşım bekarlığa veda gecemde hediye ederek beni çok mutlu etmişti.

Genelde misafirlerim çaydan çok Nespresso içmeyi tercih ederler. Tiryakilere bu takımın küçük boyu ile sert Nespresso ikram ederken normal Nespresso içicilerine de genelde bu takımla servis yaparım. Düğün hediyemiz olan bu takımı da sade ve şık bulurum.

Bu, kocaya 2 sene önce yanılmıyorsam doğum gününde hediye ettiğim bir kupa. Fotoğraftan ne kadar belli oluyor bilmiyorum ama kendisi bodur ve çoook tombul bir Tantitoni ürünüdür. 

Bu da bir sevgililer günü hediyesi ama benden ya da kocadan değil, Divan'dan. O gün Bebek Divan'da sevgiliyle çok hoş bir yemek yemiştik. Yemek sonunda Divan'ın bize sürprizi bu kupanın olduğu güzel bir kutu, kırmızı bir gül ve romantik şarkıların bulunduğu bir CD idi.

Bu kupaları hatırlar mısınız bilmem, geçen sene bu aralar hikayesini burada anlatmıştım.

İşte kullanmaktan en çok hoşlandığım kupa! Tabiki ince porselen :) Ayrıca kardeşimin taa 2004 yılında üniversiteye giriş hediyesi olması nedeniyle bendeki yeri ayrıdır. Tahminimce o yıldan bu yana 7-8 kere taşındım ama ona birşey olmadı, gözüm gibi korudum. :)

Bu cici, büyük boy bir kupa. Benim elime geçene kadar bir de kahve fincanı boyunda bir kardeşi vardı ama onun kulbunu kırdım :(

Bu rengarenk arkadaşlar da kalabalık kahvaltılarda brunchlarda benim kurtarıcılarm. Her renginden dörder tane olmak üzere toplam 16 taneler. :)

Bu kupa da evimize HongKong'dan katıldı. Son yıllarda yaygınlaşan bu pratik çay demleme kupalarına bayılıyorum.

Bu minik kasecik de geçen sene yanılmıyorsam Tekzen'den aramıza katıldı. Altılı paketler halinde çok uygun bir fiyata satılıyorlar.

Bu kasecikleri içeceklerin yanında böyle minik ikramlarım için ya da,

sallama çay ikramlarım için kullanıyorum. Sallama çay içtiğimde demleme sonrası çay poşetini nereye koyacağım kabusundan nefret ederdim. O yüzden kendi evimde bu kabusu hemen şık bir şekilde yok ettim. Sallama çay servisinde ikinci yardımcım da daha önce burada bahsettiğim sallama çay saklama&servis kutum. Bu kutuyu görünce çay sever tüm misafirlerimin gözlerinde bir parıldama oluyor. :)

Sevgiler,

Gökçe.

  Facebook sayfamıza da beklerim, orası çoook renkli , TIK :)

Bu yazı da ilgini çekebilir! ;)