2 Ağustos 2013 Cuma

Heykeli Bol Kente Pazar Kaçamağı - Bratislava Seyahat Notları

Bol fotoğraflı Bratislava kaçamağına hazır mısınız?

Önceki yazıda nerede kalmıştık? Bratislava Kalesi'nden şehir merkezine yürüdüğümüz dar sevimli sokaklarda!  Oldum olası sevmişimdir bu sokakları, özellikle duvarlar rengarenk evler küçük ve pencereler çiçekli ise!

Bu banklar beni görünce "ne olur gel otur" diye yalvardılar, bensiz bu köşe çok boştu, hemen boşluğu doldurdum :)

Banktan gördüğüm manzara böyle idi.

Ne tatlı şu anti Nazistler :)


Merkeze ulaşmaya çabalarken sevimli mi sevimli bir hediyelik eşyacı görüyoruz ve hemen içeri damlıyoruz.

Zaten bu albenili kapıya karşı koyup içeri girmemek mümkün değil!


Kapıdaki Madam Pisi hoşgeldin gülüşü ile karşılıyor.

İçeride bolca magnet, taşlar ve melekler var.



Twigift'in hemen karşısında bir tane daha hediyelikçi var.

İki hediyelikçinin arasında kalan bu kapı ise arkadaki cennete açılıyor.

 Hava güzel, e günlerden de Pazar, Bratislava turistle dolu.

Ara sokakların sonundan Kale bize göz kırpıyor :)

Bacak mı o metal şey?

Ay vallahi bacak :) Eğlenceli bir klüp olsa gerek ;)

ayakkabını sevsinler :)

Mozart burada da yaşamış.

Sakin sakin Mozart tabelasını incelerken koca sesleniyor, "gel gel tam senlik birşey var!".

"Eee ayakkabıcı bu, heryerde var!" derken vitrinine işaret ediyor. Gerçekten benlikmiş :)


 Koca daha önce burada bulunmuş, Tuna Nehri kıyısında güzel kafeler olduğundan bahsediyor ama bizde yürüyecek hal kalmadı ki sıcaktan. Yine de birbirimizi motive edip düşüyoruz yollara.

Nassıl güzel bir havuzsun sen öyle! , "tutun beni, tutun yoksa içine atlayacağım!"

Cık cık cık ayıp ayıp, hatta bir kaç tane de hamile kadın gördüm, utanmadan sokaklarda dolaşıyorlardı!!! Hayır insanın aklına olmadık şeyler getiriyorlar, hepimiz sapık olduğumuz için!


Heykeli ve suyu çok bol bir kent burası!

Amanın yine hediyelikçiler, durmamak mümkün mü?




Tarçın kokulu bu sabunlar müthiş. Bence evde kendimiz bunlardan yapıp banyoya, tuvalete asabiliriz?

Opera binasını çok sevdim.

Ağaçların dallarında bile heykel var!

Tuna'ya ulaştık ama kafeler için daha yürümemiz gerekiyor. Havanın çok sıcak olduğunu söylemiş miydim? :)

Ve kafe göründü, sağda Tuna'nın üzerine doğru uzanan bir iskelenin üzerinde, müthiş görünüyor! Soldaki bina da alışveriş merkezi ve residence.

Kafedeki renklerin dinginliğine bayıldım, efil efil de rüzgar esiyor, daha n'olsun?

Bu masanın tasarımı ve ortasındaki objeler çok tatlı değil mi?


İskelenin ucunda masa sandalyelerin yerini puflar, armutlar alıyor.

Biz bu dondurmayı hak ettik, biz bu dondurmayı hak ettikkk!!! :D

Mis gibi dondurmalarımızı yedikten sonra yürümeye devam, sağımızda kafeler, solumuzda aynı bina uzanıyor.

Günlerden pazar olduğu ve Avrupa'da bulunduğumuz için alışveriş merkezinin açık olmasına hiç ihtimal vermemiştik ama açıkmış, "yaşasınnn klimaaa!! :)"

Dedim ya heykeli bol bir yer burası diye, alış veriş merkezi dahil her yerde eğlenceli heykeller var.

Bir üst katımızda ipte yürüyen hatunun heykelini incelerken koca "aşağı bak" dedi.

Düşerse onu tutacak olan adamcağızın heykelini de yapmışlar.


Tam gidiyorduk ki farklı açıdan üst katta bir heykel daha gördük ve kompozisyon tamamlandı.

Swarovski'nin vitrini hala yılbaşı havasındaydı. Ya da şimdiden mi demeliyim?

Alış veriş merkezinin başka bir kapısından çıkarak ilerideki kalabalık ve sesin kaynağına ulaşmaya çalışıyoruz.

Bir önceki yazımda internetten Slovakya hakkında yaptığım araştırmadan bahsetmiştim. Araştırmanın "kızlar" kısmı voleybol sahasında doğrulanıyor. ;)

Keep Walking ;)


Bu da şehrin modern opera binası, kesinlikle eskisini tercih ederim.

Eğlenceli heykellere devam... Arkadaki bina Londra'daki yumurta binadan esinlenerek yapılmış. Aslına göre çok daha küçük tabi.

Geri dönüşe geçtik, hedef serin biryer bulup yemek yemek.


Evet her turist gibi benim de bu adamın kafasına basarak çekilmiş fotoğrafım var! :)

Çok sevdim ben bu heykellerle poz verme işini ;)

 Sonunda yemeği nerede yiyeceğimizi bulduk ama önce içeceği seçiyoruz, içimiz yanıyor! Menüde meyveli limonada diye birşey var, serinletir diyerek sipariş ediyoruz. Görüntüsü çok güzel ama tadı yavan :( Soda-su karışımına portakal, greyfurt ve limon dilimleri atılmış, olay bu. Ama en azından soğuk :)
 Yanında yediğimiz hamburgerler için de aynı yorum geçerli, sunum güzel ama tadı vasat... 

Dedikleri gibi küçük bir yermiş Bratislava, saat 1'e gelirken bitiriyoruz gezimizi ve arabaya doğru yol alıyoruz. Tabi yol boyunca şipşaklara devam ;)


İstanbul'dan tam 1231 km uzaklıktaymışız, ben 1233 diye tahmin etmiştim ama yanılmışım :p


Kilisenin içine kıyafetlerimiz nedeniyle giremiyoruz, kapıdan fotoğraflamakla yetiniyoruz.


Bratislava'dan bana ne mi kalıyor? Magnetlerim, fotoğraflarım ve o günü hatırladıkça yüzümde belirecek gülücüklerim :)

Arabamıza ulaştığımızda hepimizin yüzünde yorgun ve mutlu birer gülümseme. Bu yorgunluğu üzerimizden serinleyerek atmanın ve günü daha güzel kapatmanın yolu yüzmektir deyip Avusturya'da Neusiedler Gölü'ne uğruyor, bu ördekçiklerin biraz ötesindeki plajda cup cupluyoruz. :)

Fotoğraf komasına sokan Bratislava notlarım bu kadar, bol seyahatli bir Ağustos geçirmeniz dileğiyle,

Gökçe.


  Facebook sayfamıza da beklerim, orası çoook renkli , TIK :)

Bu post da ilgini çekebilir ;)

8 yorum:

  1. iyi eğlenceler canım..herşey çok hoş ayrıntılara bayıldım hele..yalnız kiliseye neden giremediğinizi anlamadım gayet normal görünüyorsun?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim :) Aslında ben de anlamadım, daha önce hiç bir kilisede başıma gelmemişti :/ Bazı kiliselerin kuralları daha katı demekki...

      Sil
  2. ayy gittiğimiz yerleri yeniden görmek ne güzeldi. biz de
    kışın gitmiştik. nasıl yağmur yağıyordu ama çok güzeldi yine de.
    1 gün boyunca gezmiştik. aynı yerlerde fotolarımız var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aa süper, bizde de tam zıttına çok sıcaktı söylediğim gibi. Seyahati bloğunda yayınlamış mıyıdın, fotoları merak ettim :)

      Sil
  3. çok güzelmiş sayenizde gidilecek yerler listesine birini daha ekledik :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. beğenmene çok sevindim :) Haziran-Temmuz ayında yaptığım tüm seyahatleri yazabilirsem listeyi baya uzatacağım ;)

      Sil
  4. ne kadar şirin biryer burası =) bayıldım, o bez bebeklerden almışsındır umarım , harikalar ve fiyatları da ne ucuzmuş 6 euro gördüm sanırım yanlış gormediysem :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet yaa çok tatlı bir yerdi ve genel olarak fiyatlar çok uygundu. O bez bebekler gibi daha neler neler beğendim bir bilsen :) Ama en beğendiklerim Twigift'te idi, dönerken oraya tekrar uğrayıp alrız diye düşünmüştüm ama sonra yorgunluktan ve sıcaktan unuttum, elimde kalan sadece magnetlerim oldu :/

      Sil